Altına Sahip Olan Kuralları Koyar
ABD Başkanlık Seçimlerinin Sponsorları: Sadece Parayı Takip Edin; Cumhuriyetçiler ve Demokratlar Kimlerin Çıkarlarını Temsil Ediyor? Başkanlık Yarışı Kime Hizmet Ediyor?
Altına Sahip Olan Kuralları Koyar
Orijinal Adı; “Just Follow The Money: Whose Interests Do The Two Parties Represent?’’
⑊ Chris Maisano ⑊ Eylül- Ekim 2024, Dollars and Sense
Bir görüşe göre konu ABD’nin seçimli temsili demokrasisi olduğunda şu veciz söz; “Ne Ödersen Onu Alırsın” geçerli değildir.
Amerika’da seçimler için muazzam miktarlarda para harcanıyor, ancak çok az kişi bu fahiş maliyetin bir nitelik göstergesi olduğunu söyleyebilir. Federal seçimlerin toplam maliyeti her seçim döneminde artmıştır, ancak 2020 seçimleri siyasi harcama düzeyinde bir kuantum sıçramasına işaret eder. 2020'de hem başkanlık hem de kongre kampanyaları dahil olmak üzere federal seçimler için toplam 14,4 milyar dolar gibi şaşırtıcı bir harcama yapıldı. Bu miktar, o zamana kadarki en pahalı seçim dönemi olan 2016'daki toplam miktarın iki katından daha fazlaydı.
Ancak ortalama bir seçmen ya da küçük çaplı bir bağışçı değil fakat bir milyarderseniz, girizgahtaki eski sözün hala bir anlamı var demektir. Bu yaz başında haber kaynakları, tahmini net değeri 250 milyar doların üzerinde olan teknoloji milyarderi Elon Musk'ın America PAC adlı yeni bir Donald Trump yanlısı kuruluşa ayda 45 milyon dolar bağış yapmayı planladığını bildirdi (hem Musk hem de Trump bu haberleri yalanladı). Temmuz ortası itibariyle bu grup, büyük ölçüde teknoloji dünyasının devlerinden olmak üzere, hali hazırda 8 milyar dolardan fazla bağış toplamıştı. Başlıca destekçisi, Peter Thiel ile birlikte yazılım ve veri firması Palantir'i kuran Joe Lonsdale'dir.
MAGA dünyasının siyasi ve entelektüel aygıtlarının çoğunu finanse eden Thiel mevcut ‘siyasi yatırımları’nın getirilerinden oldukça memnun olmalı.
2015 yılında, Yale Hukuk Fakültesi mezunu ve çok satan bir yazar olan J. D. Vance'i Silikon Vadisi'ndeki yatırım şirketi Mithril Capital'e aldı Thiel. Hillbilly Elegy'nin büyük ses getirmesinin ardından Vance, siyasi kariyerinin temellerini atmak üzere memleketi Ohio'ya geri döndü. Thiel'in 15 milyon doları Vance'i Buckeye Eyaleti'ne kadar takip etti ve 2022'de ABD Senatosu'na girmek için yürüttüğü başarılı kampanyayı destekledi. İki yıldan kısa bir süre sonra Trump, Vance'i 2024'teki aday adayı olarak seçti ve bu ‘Potemkinden kaçmış gibi duran popülistin’ Cumhuriyetçi Parti siyasetinin zirvelerine yıldırım hızıyla tırmanışını tamamladı. Sadece 39 yaşında olan Vance, Trump'la birlikte bu sonbaharda yapılacak seçimleri kazanırsa ABD tarihindeki en genç üçüncü başkan yardımcısı olacak.
Siyaset bilimci E. E. Schattschneider, 1960 tarihli eseri ‘The Semisovereign People'da ABD siyasetinin temel bir gerçeğine parmak basmıştır: “Çoğulcu cennetin kusuru, cennet korosunun güçlü bir üst sınıf aksanıyla şarkı söylemesidir.”
Kırmızı Para, Mavi Para
Para yarışının şu ana kadarki en büyük temalarından biri, teknoloji sektörünün önde gelen kesimlerinin Cumhuriyetçi kampa geçmesi. Thiel her zaman oradaydı, ancak Trump'ın 2016'da seçilmesinden yüksek sesle yakınan Silikon Vadisi'nin önde gelen birçok ismi Trump trenine birinci sınıf bilet aldı.
Bunların arasında Marc Andreesen ve Ben Horowitz gibi yüksek profilli yatırımcıların yanı sıra “All-In” teknoloji podcast'inin sunucuları olarak önde gelen sağcı yorumcular haline gelen Chamath Palihapitiya ve David Sacks da var. Bununla birlikte, teknoloji endüstrisinin cüzdanı hala büyük ölçüde Demokrat Parti ile aynı hizada. İzleme grubu Open Secrets'a göre, teknoloji endüstrisi bağışlarının yaklaşık %80'i bu döngüde şu ana kadar Demokrat adaylara gitti. Ancak bu oran 2020'de %90'a düşmüş durumda ve Kasım ayında Trump-Vance ikilisi galip gelirse, Silikon Vadisi'nin sağa kayması azınlık bir eğilimden daha kalıcı bir yeniden hizalanmaya dönüşebilir.
Bu gelişmenin ardındaki itici güçler hem ideoloji hem de kişisel çıkarlarla ilgilidir, ancak birinin nerede bitip diğerinin nerede başladığını söylemek her zaman kolay değildir. “Wokeness”e karşı sert retorik kasanın ideolojik tarafını dolduruyor. Musk kısa bir süre önce, transseksüel okul çocuklarını koruyan eyalet yasalarını protesto etmek için X ve SpaceX'in merkezini Kaliforniya'dan Teksas'a taşıyacağını açıkladı, ancak bu hamlenin gerçek bir inanç kadar maliyet düşürmeyle de ilgili olduğundan şüpheleniliyor.
Financial Times'ın yakın tarihli bir haberinde, Silikon Vadisi'nin önemli isimlerinden biri olan ve hala Demokratları destekleyen ancak sadakati sarsılan Palantir yöneticisi Alex Karp'ın sözlerine yer veriliyor: “Parti içindeki siyasi doğruculuk büyük bir sorun, Demokratlar bunun maliyetini henüz anlayamıyor.” Aynı şekilde Karp, yeni kurulan şirketleri daha yola çıkmadan engelleyen düzenlemeler nedeniyle “yenilik yapan insanların sektörden kaçtığından” yakınıyor. Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) Başkanı Gary Gensler, kripto para biriminin baş belalarından biri olmuştur. Financial Times tarafından alıntılanan bir kripto gözlemcisine göre, büyük kripto yatırımcıları “onu dışarı çıkarmalı. Bunu başarmak için ne gerekiyorsa harcayacaklar.”
Trump için teknoloji manşetlere çıkabilir, ancak FIRE (finans, sigorta, emlak) hala birinci sırada. Open Secrets'in de belirttiği gibi, “finans sektörü federal adaylara ve partilere yapılan kampanya katkılarının açık ara en büyük kaynağıdır” ve Trump 2024'e yapılan kampanya katkılarının da açık ara en büyük kaynağıdır. Temmuz ayı itibariyle, menkul kıymetler/yatırım sektöründen Trump'a yapılan bağışlar yaklaşık 100 milyon dolara ulaşırken, tek bir bağışçı, yatırımcı ve bankacılık ailesi varisi Timothy Mellon, 75 milyon dolarlık şaşırtıcı bir bağışta bulundu (Mellon ayrıca Robert F. Kennedy Jr.'ın bağımsız kampanyasına 25 milyon dolar bağışladı).
Petrol ve gaz 13,5 milyon dolarla listedeki bir sonraki sektördür. Trump'ı destekleyen diğer en önemli sektörler (Open Secrets'ın sektör kategorileri kullanılarak) şunlardır: çeşitli imalat ve dağıtım (12,6 milyon dolar), hava taşımacılığı (10,5 milyon dolar) ve emlak (10,4 milyon dolar).
Trump aynı zamanda mesleklerini “emekli” olarak listeleyen bireysel bağışçılardan (92.5 milyon dolar) ve çeşitli Cumhuriyetçi/muhafazakar ideolojik kuruluşlardan (41.2 milyon dolar) da muazzam bağışlar çekiyor.
Bu rakamlar, günümüz Cumhuriyetçi Partisi ve onun temel destek tabanları hakkında bildiklerimizle örtüşmektedir: ideolojik muhafazakârlar, yaşlı seçmenler, maden çıkarma ve imalat endüstrileri ve en tepedeki %1'in en üst kesimleri.
Trump'a yapılan bağışların dolar bazında neredeyse yarısı sadece dört eyaletten gelmiştir: Wyoming (%19.6), Florida (%11.3), Teksas (%9.9) ve Kaliforniya (%7.5).
Başkan Joe Biden yarıştan çekildi, ancak şu ana kadar elimizdeki verilerin çoğu onun kampanyasına yapılan katkıları yansıtıyor. Başkan Yardımcısı Kamala Harris onun bağışçı tabanını devralacak. Demokratlara yapılan bağışlar, siyasi olarak her yerde bulunan menkul kıymetler/yatırım endüstrisi de dahil olmak üzere büyük ticari çıkarları da yansıtmaktadır, ancak Demokratların parası farklı bir dizi endüstri ve sektörde yoğunlaşmıştır. Dahası, Trump ve diğer GOP adaylarının aksine, Biden ve Demokrat adaylar genellikle işçi sendikalarından önemli katkılar almaktadır. Teamsters Başkanı Sean O'Brien Cumhuriyetçi Ulusal Kongre'de ana konuşmacı olarak yer almış olabilir, ancak örgütlü emek Demokrat koalisyonda sağlam bir şekilde yer almaya devam ediyor.
Biden'ın yarıştan çekilip çekilmemesi konusunda haftalarca süren çekişme Demokratların büyük para ağlarına ışık tuttu. Biden'ın yarıştan çekilmesini en çok isteyen dev bağışçıların çoğu Hollywood, eğlence dünyası ve medyadan geliyordu. George Clooney, biletin tepesinde bir değişiklik talep eden en önde gelen Tinseltown figürüydü, ancak tanınmış isimleri olmayan birçok zengin ve güçlü insan da bağışçı grevindeydi. New York Times'ın bir haberine göre, Hollywood'un önemli yeteneklerinden biri New Mexico Senatörü Martin Heinrich'e şöyle demişti: “Eğer Biden'ın kenara çekilmesi için kamuoyu önünde çağrı yapmazsan, benden bir kuruş bile alamazsın.”
Temmuz ayı itibariyle, TV, film, müzik ve telekomünikasyon şirketlerini içeren iletişim/elektronik sektörü, FIRE'dan (44,5 milyon dolar) sonra Biden 2024'e yapılan en büyük ikinci iş bağışı kaynağını (21,1 milyon dolar) oluşturdu.
Biden kampanyasına bağış yapan diğer önde gelen sektörler avukatlar/hukuk firmaları (12,7 milyon dolar), eğitim (9,1 milyon dolar) ve sağlık profesyonelleri (6,3 milyon dolar) oldu.
Temmuz ayı itibariyle Biden'ın kampanyasına bağış yapan en büyük iki kaynak Demokrat/liberal ideolojik gruplar (45 milyon $) ve ardından emekliler (37,2 milyon $) oldu. Toplamda işçi grupları yaklaşık 10,6 milyon dolar bağışta bulunarak bazı iş sektörlerini geride bırakmış ancak önde gelen iş ve ideoloji gruplarının çok gerisinde kalmıştır.
Manşetlere rağmen Silikon Vadisi sermayesi büyük ölçüde Demokratları desteklemeye devam ediyor. Biden-Harris kampanyasının en büyük üç bağışçısından ikisi, Greylock Partners ve Sequoia Capital, Silikon Vadisi yatırım firmalarıdır. Greylock'un ortaklarından ve Demokratların önemli bağışçılarından biri olan Reid Hoffman, ofisinin antitröst yetkisine göre hareket etme hatasına düşen Federal Ticaret Komisyonu (FTC) Başkanı Lina Khan'ı küçümsediğini gizlemedi.
Hoffman geçtiğimiz günlerde CNN'e verdiği demeçte “Antitröst iyidir. Savaş açmak ise değil.” dedi.
Olası bir Harris yönetiminde Khan'ın akıbetinin ne olacağı henüz belli değil ve tekelcilik karşıtı sert bir çizgi izlediği için kendisini öven Demokratlar arasında güçlü bir desteği var. Harris'in personel kararları üzerinde etkili olmak için Demokrat Parti içinde yaşanan çekişmeler ve bağışçı tabanındaki çok çeşitli sektörler ve çıkarlar, bugünün Demokrat Partisi ve onun temel destek tabanları hakkında bildiklerimizle örtüşüyor: ideolojik liberaller, medya ve teknoloji endüstrileri, hukuk, eğitim ve sağlık hizmetleri profesyonelleri ve örgütlü emek. Trump ve Cumhuriyetçiler gibi Demokratların bağışçı tabanı da koalisyonlarının coğrafi dağılımını yansıtan birkaç eyalette yoğunlaşmış durumda.
Biden'ın bağışlarının dolar bazında neredeyse yarısı sadece üç eyaletten gelmiştir: Kaliforniya (%25,6), New York (%9,7), Illinois (%5,5) ve Columbia Bölgesi (%7,8).
Tüm siyasi bağışların yüzde kırkı son derece nadir bir kesimden geliyor: En tepedeki yüzde 1'in de en tepesindeki yüzde 1.
Altın Kural
Tüm bu paranın gerçekte nereye gittiğini ve seçim sonuçları açısından ne gibi bir fark yarattığını sormak doğru olacaktır. Okuyucular, aslan payının medya ve reklama gitmesine şaşırmayacaktır.
Biden-Harris kampanyası reklam savaşına büyük harcamalar yaptı. Temmuz ayı itibariyle, toplam harcamalarının %60'ı, yaklaşık 65 milyon dolar, medya ve reklama gitmiştir. Bu reklam dalgasına rağmen, Başkan Biden'ın anketlerdeki durumu, yarış dışına itildiği noktaya kadar kötüleşti. Dahası, bu harcamalar Biden'ın kampanyasının, bu yıl Demokratların nakit avantajını silecek kadar para toplayan Trump'a karşı bağış toplama avantajını heba etti.
Ancak ilk kanıtlar, Biden'ın kenara çekilme kararının Demokratların cüzdanlarının yanı sıra coşkusunu da açığa çıkardığını gösteriyor gibi görünüyor. Harris'in kampanyası sadece Temmuz ayında 310 milyon dolar gibi şaşırtıcı bir rakam toplayarak Trump'ın 138,7 milyon dolarlık gelirini kolayca geride bıraktı.
Trump'ın kampanyasının harcamaları şu ana kadar daha dengeli bir seyir izledi. En çok harcama yaptığı alan medya olsa da bu toplam harcamalarının sadece dörtte birini oluşturuyor. İdari masraflar için de neredeyse eşit miktarda harcama yapıldı ki buna Trump'ın imza attığı kitlesel mitingler için etkinlik planlama harcamaları da dahil. Temmuz ayı itibariyle, tek bir etkinlik planlama tedarikçisi olan Event Strategies Inc, Trump kampanyasından toplam 8.1 milyon dolar tutarında 64 ayrı ödeme almıştır.
Siyasi harcamalar başlı başına bir ekonomi oluşturmakta ve partizan firmalar seçimlerde adaylara çok kazançlı bir dizi hizmet sunmaktadır.
Son dört federal seçim döneminin toplam maliyeti 40 milyar doları aşmıştır ki bu rakama binlerce eyalet ve yerel yarış için yapılan harcamalar dahil değildir. Çoğu eyalette seçim sonuçları önceden belli olduğundan, bu harcamaların büyük bir kısmı çok küçük marjları harekete geçirmek için bir avuç yerde yoğunlaşıyor.
Trump'ın 2016 zaferi Michigan, Pennsylvania ve Wisconsin'deki 80.000 oya bağlıyken, Biden'ın 2020 zaferi Georgia, Arizona ve Wisconsin'deki 44.000 oyluk farka bağlıydı.
Siyaset bilimci E. E. Schattschneider, 1960 tarihli eseri ‘The Semisovereign People'da ABD siyasetinin temel bir gerçeğine parmak basmıştır: “Çoğulcu cennetin kusuru, cennet korosunun güçlü bir üst sınıf aksanıyla şarkı söylemesidir.”
Amerikan vatandaşları olarak hepimiz adaylara ve kampanyalara katkıda bulunma hakkına sahibiz, ancak çok azımız bunu çıkarlarımızın siyasi sistemde temsil edilmesini sağlayacak ölçekte yapabilecek kapasiteye sahibiz.
Tüm siyasi bağışların yüzde kırkı son derece nadir bir kesimden geliyor: En tepedeki yüzde 1'in de en tepesindeki yüzde 1.
Bu hakikat iki parti arasında anlamlı farklılıklar olmadığı anlamına gelmiyor, işçi sınıfından insanlar kendi sınıf çıkarları için siyasi temsil bulabildikleri ölçüde, bu Demokrat Parti ve onun örgütlü emekle olan kalıcı ittifakı aracılığıyla olmaktadır. Ancak ABD toplumunun durumuna bakılırsa, siyasi sistemimizin altın kuralın kendi versiyonunu uyguladığı açıktır: Altın kimdeyse, kuralları da o koyar.
🌍