DIŞ POLİTİKANIN YALAN ENVANTERİ
Liderlerin Uluslararası Arenada Söylediği 7 Farklı Yalan Türü // Politik Manipülasyon Üzerine Tefekkürler- Bölüm 2
Orijinal Adı; ‘‘The Inventory of International Lies” // WHY LEADERS LIE-The Truth about Lying in International Politics- Chapter II.
Yazarı: John Mearsheimer
İlk Yayım Tarihi: 2011, Oxford University Press, Copyright © 2011 by John J. Mearsheimer
Yazı Dizisi Editörü: Uğur B.Tezgel
Yayıma Hazırlayan: Meryem Çağıl
Çevirmen: Egemen Tanık
Kapak Tasarımı: Uğur B.Tezgel
***
Dış politika alanında liderler yedi farklı türde yalan söyleyebilirler. Bunların her türü belirli bir amaca hizmet eder; ancak tek bir yalan, birden fazla amaca da hizmet edebilir.
Örneğin bir liderin dış tehditle mücadele için kamuoyu desteği yaratmak amacıyla halkına bu tehdit hakkında söylediği bir yalan (korku tacirliği), düşmanı özellikle sert bir şekilde tasvir ederek iç cephede milliyetçiliği beslemeye de yardımcı olabilir (milliyetçi mit üretme). Bu türden bir yalan, politika yapıcının kendi kamuoyuna yöneliktir; ancak yalanlar rakip devletlere ve müttefiklere yönelik de söylenebilir. Lakin bu kitlelerden herhangi birine yöneltilen bir yalan kaçınılmaz olarak diğerlerine de ulaşacaktır ki bu durum, olumlu ya da olumsuz sonuçlara yol açabilir.
Yalanlar envanterindeki ilk beş tür, stratejik yalanlardır. Bunlar, devletler arası yalanlar, korku tacirliği, stratejik örtbas, milliyetçi mit üretme ve liberal yalanlardır.
Devletlerarası yalanlar, doğrudan diğer ülkelere yönelik olup ya onlara karşı stratejik bir avantaj kazanmak ya da onların sizin aleyhinizde bir avantaj elde etmelerini engellemek amacını taşırlar. Bu tür yalanlar genellikle rakip devletlere yöneliktir; ancak devletler bazen müttefiklerine de yalan söylerler.
Devletlerarası yalana başvuran liderler, asıl hedef kitleleri onlar olmamasına rağmen genellikle kendi halklarını da kandırmış olurlar.
Korku tacirliği, halk tarafından fark edilmediğine ya da yine halk tarafından doğru değerlendirilemediğine inanılan bir dış politika tehdidine dair liderin kendi halkına söylediği yalandır. Amaç, halkın tehdidi ciddiye alması ve buna karşı koymak için gerekli fedakarlıkları yapması için harekete geçirilmesidir. Liderler kötü oldukları veya salt kendilerine kazanç sağlamak için değil; özellikle bir tehdidi, olduğundan büyük göstermenin ulusal çıkarlara hizmet ettiğine inandıkları için korku tacirliği yaparlar.
Stratejik örtbas, başarısız veya ihtilaf konusu politikaları halktan ve bazen de diğer devletlerden gizlemek için tasarlanmış yalanlardır. Liderler bu yalanları, işlerini eline yüzüne bulaştıran beceriksizleri korumak veya bir takım aptalca politikaları gizlemek için söylemezler. Ne var ki bu, asıl amaç gibi görünebilir. Gerçek amaç ise ülkeyi olası tehlikelerden korumaktır. Örneğin bazı savaş zamanı durumlarında askeri yetersizlikler konusunda halka yalan söylemek, iç cephede dayanışmayı sürdürmek için önemlidir ki bu yenilgi ile zafer arasındaki ince çizgiyi çekebilir.
Milliyetçi mit üretme, liderlerin çoğunlukla kendi halklarına ülkelerinin geçmişi hakkında yalan söylemesidir. Özünde, "biz" kümesine dahil olanların her daim haklı, "onlar" kümesine ait olanların ise her daim haksız olduğu bir hikâye anlatırlar. Elitler bunu, uluslarının ya da etnik gruplarının aslen yaptığı şeyleri inkâr ederek ya da yapmadıkları bazı şeyleri yaptıklarını iddia ederek yaparlar. Elbette bu elitler rakip gruplar hakkında da benzer yalanlar söylerler. Burada amaç, geniş halk kitleleri arasında güçlü bir grup kimliği duygusu yaratmaktır. Çünkü bu duygu, yaşayabilir bir ulus-devlet inşa etmek ve sürdürmek, insanları vatanları için savaşmaya motive etmek için gereklidir. Bu mitler bazen devletlerin diğer devletler nezdinde meşruiyet kazanmasına yardımcı olur.
Liberal yalanlar, devletlerin davranışları, dünya çapında kabul gören ve uluslararası hukuka işlemiş liberal normlar bütünüyle çeliştiğinde, bu çelişik davranışların üzerlerini örtmek için tasarlanmıştır. Liberal demokrasiler de buna dahil olmak üzere bir ülke, nasıl yönetilirse yönetilsin bazen diğer devletlere karşı acımasızca davranır ya da bilhassa yan yana gelinmemesi gereken kirli devletlerle ittifaklar kurar. Genellikle bu durumda ilişki kuran devletin önde gelenleri, liberal olmayan eylemlerini halklarından ya da dünyadan gizlemek amacıyla idealist söyleme başvuran bir hikâye uydururlar.
Bu yalanların haricinde sosyal emperyalizm ve adi örtbaslar olarak açıklayabileceğimiz stratejik yalanlar sınıfına girmeyen başka yalan türleri de söz konusudur.
Sosyal emperyalizm, liderlerin ya kendi ekonomik veya siyasi çıkarlarını ya da belirli bir sosyal sınıfın veya çıkar grubunun çıkarlarını desteklemek amacıyla başka bir ülke hakkında yalanlar söylemesiyle ortaya çıkar. Amaç, kamuoyunun dikkatini ülkenin genel refahının değil de toplumun dar bir kesiminin yararına olacak şekilde iç cephedeki sorunlardan veya tartışmalardan başka yöne çekmektir. Örneğin liderler bir tehdidi halkın gözünde büyütme yoluyla iç cephede korku yaratarak iktidarlarını sağlamlaştırmaya çalışabilir ki bu da halkın rejimin yanında safları sıklaştırmasına yol açar.
Adi örtbaslar, liderlerin kendi çıkarlarını korumak adına hatalarının ya da başarısız politikalarının üzerlerini örten yalanlar söylemesidir. Bu türden yalanların söylenme amacı, liderlerin kendilerini veya arkadaşlarını, aslında şüpheye yer bırakmaksızın hak ettikleri cezalardan korumaktır. Yani stratejik örtbas etmenin aksine bu tür yalanların temel amacı, geniş halk kitlelerine bir fayda sağlamak, onları korumak değildir. Gelgelelim stratejik örtbaslar, genellikle beceriksizleri korumak gibi istenmeyen bir sonuç doğurduğundan, bu iki tür örtbas etme yöntemi arasında ayrım yapmak bazen zordur.
Bu yedi çeşit yalan, uluslararası yalanlar evrenini büyük ölçüde kapsamaktadır.
Ancak bundan sonraki tartışma, ulusal çıkarların hizmetinde söylenen yalanlara odaklanmak durumundadır. Bunlar stratejik yalanlardır ve belirli bir kişiye veya kişilerden oluşan bir gruba fayda sağlayan bencil yalanlardan farklı olarak bütün bir topluma fayda sağlar.
Elbette politik kişiliklerin ve özellikle liderlerin neden bu tür yalanlar söylediğini biliyoruz; ancak neredeyse kimse bunların meşru davranış biçimleri olduğunu iddia etmemektedir. Nitekim çoğu gözlemci, sırf siyasi yaşam üzerinde yozlaştırıcı bir etkiye sahip oldukları için değil; aynı zamanda daha geniş ulusal çıkarları tehlikeye attıkları için de bu bencil yalanları kınayacaktır. Kısacası, sosyal emperyalizm ve adi örtbas etmelerin yararlı hiçbir toplumsal değeri yoktur. Fakat adi örtbas etmenin ötesinde Stratejik Yalanlar farklı bir konudur. Bu tür yalanlar, genel refahı iyileştirmeyi amaçladıkları ölçüde meşruiyete sahiptirler.
Esasen stratejik yalanların bir ülke için iyi şeylere vesile olmaları mümkündür; ancak yarardan çok zarar getirme olasılıkları her daim mevcuttur.