Gideon Rachman: İsrail Batı İttifakını Bölecek
Benjamin Netanyahu ve Yoav Gallant'ın savaş suçundan yargılanmaları İsrail için bir felakettir. Aynı zamanda Batı ittifakı için de büyük bir mesele.
Orijinal Adı; ‘‘Israel Will Split The Western Alliance’’
Yazar: Gideon Rachman ; gideon.rachman@ft.com
Yayım: 25 Kasım 2024, Financial Times
Kapak Tasarımı ve Yayıma Hazırlayan: Uğur B.Tezgel
Benjamin Netanyahu ve Yoav Gallant'ın savaş suçu işledikleri iddiasıyla yargılanmaları İsrail için bir felakettir. Aynı zamanda Batı ittifakı için de büyük bir meseledir.
İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin başbakanı ve eski savunma bakanına yönelik suçlamalarını savuşturmaya çalışırken ABD'de iki partinin de desteğini alıyor. Ancak AB üyesi bir çok ülkenin yanı sıra İngiltere, Avustralya ve Kanada'daki hükümetlerin çoğu iddianameye saygı gösterecek gibi görünüyor. Ne kadar isteksiz olurlarsa olsunlar, Netanyahu kendi topraklarına ayak basarsa onu tutuklamak zorunda kalacaklardır.
Normal zamanlarda bile ABD ve başlıca müttefikleri arasındaki bu bölünme çok zor gerçekleşirdi. Ancak şu an normal bir dönemden çok uzaktayız. ABD'nin 20 Ocak'tan itibaren başkanı olacak olan Donald Trump, Amerika'nın dostlarının çıkarlarını derinden tehdit eden adımlar atma taahhüdünde şimdiden bulundu.
Hali hazırda Trump, Avrupalı ve Asyalı ihracatçıları etkileyecek yüzde 10-20 oranında gümrük vergisi uygulama sözü verdi. Onun NATO ittifakına olan bağlılığından şüphe duyuluyor.
Rusya ile barış anlaşması planı ise Avrupa'nın güvenliğini tehlikeye atabilir. Bir başka zorlu transatlantik çatışma - bu kez İsrail yüzünden - batı ittifakının ihtiyaç duyduğu en son şeydir. Ancak yaklaşan da tam olarak bu.
Bazı İsrailli bakanlar Trump yönetiminin İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria ve Gazze'nin bir kısmını resmen ilhak etmesine izin vereceğini şimdiden sevinçle bekliyorlar. Bu durum AB tarafından kaçınılmaz olarak tehlikeli ve yasadışı olarak değerlendirilecektir.
Trump yönetiminin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savcısına ve personeline karşı yaptırımlar uygulayacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Cumhuriyetçi çevrelerde de mahkemeyi finanse eden ülkelere yaptırım uygulamakla tehdit ederek mahkemeyi yok etmekten bahsediliyor. Oysa Amerika’nın dost ve müttefikleri; Japonya, Almanya, Fransa ve İngiltere UCM'nin en büyük dört bağışçı ülkesidir.
Ne İsrail ne de ABD, İsrail'in ‘sivilleri öldürdüğü’ ve “açlığı bir savaş yöntemi olarak kullandığı” suçlamalarını içeren iddianamedeki gerçek suçlamalarla ayrıntılı olarak ilgilenmeye istekli görünmüyor. Bunun yerine Trumpçı sağ, Netanyahu'nun savunma mekanizmasını, UCM'nin antisemitizm tarafından yönlendirildiği iddiasını, benimsiyor.
Mahkemenin Vladimir Putin, Hamas ve çok sayıda Afrikalı lider hakkında da suç duyurusunda bulunmuş olması, mahkeme ve Avrupalı destekçileri Yahudi düşmanı olarak yaftalanırken bir kenara itiliyor.
Gerçek şu ki, çoğu Avrupa hükümeti 7 Ekim 2023'teki Hamas vahşetinden bu yana İsrail'i desteklemek için çok şey yapmıştır. İngiltere ve Fransa yakın zamanda İsrail'i İran füzelerine karşı korumak için askeri harekata dahil oldu.
Almanya gibi bazı AB ülkeleri İsrail'e o kadar bağlılar ki mahkemenin meşruiyetini kabul etmelerine rağmen UCM'den kopabilirler. Ancak çoğu Avrupa ülkesinin içgüdüsü, İsrail'in kendini savunma hakkına verilen destek ile savaş kurallarını uygulayan uluslararası bir hukuk sistemine verilen desteği birleştirmek olacaktır.
Söz konusu meseleler Gazze'deki olası savaş suçlarının ötesine uzanmaktadır. Avrupa ve Asya'daki orta ölçekli demokrasilerin çoğu, büyük güçlerin ve onların yandaşlarının cezasızlıkla hareket ettiği bir dünyaya geri dönmenin tehlikelerinin farkındadır.
Bazı uluslararası hukuk ihlalleri, örneğin Dünya Ticaret Örgütü'nün bir kararına karşı gelmek, kulağa çok korkutucu gelmiyor. Ancak bugün Rusya, uluslararası hukuka meydan okumanın toprak ele geçirmek, çocuk kaçırmak ve sivilleri katletmek anlamına da gelebileceğini göstermiştir. Rusya'nın saldırganlığını caydırmaya yönelik uluslararası kampanyanın meşruiyeti uluslararası hukuka dayanıyor ve Putin'e karşı açılan UCM davası da bunun merkezinde yer alıyor. Putin'in suçlanmasını selamlayan Amerika şimdi UCM'ye ve onun temsil ettiği uluslararası hukuk düzenine sırtını dönerse, şüpheci bir dünyayı Rusya'ya, İran'a ya da Kuzey Kore'ye yaptırım uygulamaya ikna etme şansı ciddi ölçüde azalır.
ABD ve müttefikleri arasında İsrail konusunda ortaya çıkan çatışma, dünya düzeninin geleceğine ilişkin çok daha geniş bir tartışmanın parçasıdır:
Princeton Üniversitesi'nden John Ikenberry, Trump'ın ABD'yi bir zamanlar inşa ettiği liberal uluslararası düzenin her unsuruna, ki bunlar serbest ticaret, göçe açıklık, çok taraflılık, güvenlik ittifakları, demokratik uluslar arasındaki dayanışma ve insan haklarının korunması hakkındadır, meydan okuyan revizyonist bir devlete dönüştürdüğünü savunuyor:
UCM, uluslararası hukuk sistemine nispeten yeni eklenen bir kurumdur. 2002 yılında faaliyet göstermeye başlamıştır. ABD, Rusya, Çin, Hindistan ve İsrail mahkemenin yargı yetkisini kabul eden 124 ülke arasında yer almıyor. Ancak otoriter güçlerin savaş açma ve insan hakları ihlallerinde bulunma konusunda kendilerine giderek daha fazla güvendikleri bir dönemde mahkemeyi kasıtlı olarak yok etmek tehlikeli bir mesaj olacaktır.
Dünyanın en güçlü ülkesi olarak Amerika, uluslararası hukuk ve kurumlara başvurmanın sadece pısırık Avrupalıların yapması gereken bir şey olduğunu düşünebilir. Ancak güçlü ABD'nin bile müttefiklere ve küresel kurallara ihtiyacı vardır.
Uluslararası hukuk sinir bozucu olabilir ve işleyişi tutarsız görünebilir. Ancak hukukun olmadığı bir dünya korkutucu ve tehlikeli bir yer olacaktır.
Amerika'nın Rusya ve Çin'e karşı kurduğu koalisyonlar uluslararası hukuka başvurmak çerçevesinde inşa ediliyor. ABD, Güney Çin Denizi'nde Çin'e ve Ukrayna'da Rusya'ya karşı hamlelerini desteklemek için hukuki gerekçelere sığınmaktadır. Ruslar ve Çinliler bile her zaman küresel kurallara uygun hareket ettiklerini iddia etmeye çalışırlar. Çünkü uluslararası hukuku açıkça ihlal etmenin bir ülkeye müttefik kaybettirdiğini ve yaptırımlara açık hale getirdiğini iyi biliyorlar.