Global Times Baş Yazısı: NATO'nun Genel Sekreter Tarafından Övülen 'Genişlemesi' Ne Getirdi?
Asıl soru şu: NATO'nun "güçlü, birleşik ve her zamankinden daha önemli" olduğunu ilan etmek dışında, bu genişlemeler dünyaya ne kazandırdı? NATO'nun Soğuk Savaş'la birlikte sona ermesi gerekirdi!
Orijinal Adı; “What has NATO’s ‘Expansion’ Vaunted by Secretary General Brought? Global Times Editorial, 21 Eylül 2024
Çeviri: Uğur B.Tezgel
Görevden ayrılan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Perşembe günü (19.09.2024) yaptığı veda konuşmasında görev süresi boyunca elde ettiği başarılarla övünerek, 10 yıl içinde NATO'nun doğu kanadındaki asker sayısının sıfırdan on binlere, yüksek hazırlık seviyesindeki asker sayısının binlerden yarım milyona ve GSYH'nin en az yüzde 2'sini savunmaya harcayan müttefiklerinin sayısının ise üçten yirmi üçe yükseldiğini anlattı.
Karadağ, Kuzey Makedonya, Finlandiya ve İsveç’in ittifaka katılarak "Hint-Pasifik bölgesindeki" ülkelerle ilişkilerini daha derin hale getirdiklerini söyleyen Stoltenberg ayrıca NATO'nun gelecekteki "başarısı" için kilit öneme sahip beş dersi özetleyerek ABD ve Avrupa'yı izolasyonizme kapılmamaya çağırdı, "özgürlüğün serbest ticaretten daha önemli olduğunu" ve NATO'nun Rusya ile yaptığı hatayı Çin ile de yapmaması gerektiğini ilan etti.
Avrupa'nın süregelen kötü güvenlik durumu bağlamında Stoltenberg'in kendini övmesi bir bakıma "yanlış senaryoyu ele almak" gibi bir şeydir. Ancak Stoltenberg'in 10 yıllık dönemine bakıldığında, NATO'nun "genişlemesi" gerçekten de ana tema olarak öne çıkmaktadır.
Konuşmasında değindiği hususlara ek olarak, istatistikler NATO'nun askeri harcamalarının görev süresi boyunca yüzde 30'un üzerinde arttığını ve 2024 yılında 1.185 trilyon dolara ulaşarak rekor kırdığını gösterdi. Transatlantik bir askeri ittifak olan NATO, Stoltenberg'in liderliği altında stratejik, coğrafi ve içerik temelli bir genişlemeye de sahne oldu.
Çin'i “sistemli bir sorun” olarak tanımlamakla, “Çin tehdidini” tekrar tekrar vurgulamakla ve NATO'nun “Asya-Pasifikleşmesini” hızlandırmakla kalmadı, aynı zamanda tedarik zincirleri, teknolojik ve ekonomik güvenlik gibi konuları da gündemine aldı.
Asıl soru şu: NATO'nun "güçlü, birleşik ve her zamankinden daha önemli" olduğunu ilan etmek dışında, bu genişlemeler dünyaya tam olarak ne kazandırdı? Askeri harcamalardaki yüzde 30'luk artışın ne kadarı ABD askeri-endüstriyel kompleksinin cebine aktı, ne kadar çok güvenlik kaygısı dünyaya yaygınlaştırıldı ve bunun ne kadarı Avrupa'nın geçim kaynakları, refahı ve sosyal istikrarı pahasına oldu?
NATO ülkelerinin ABD'nin Çin stratejisini izleyerek Çin ile çatışmayı kışkırtması daha mı güvenli yoksa daha mı az güvenlidir? Endüstriyel zinciri, tedarik zincirini, siber uzayı ve diğer alanları güvenlikleştirmek ve silahlandırmak ve NATO tarzı çatışmacı zihniyeti sağlıklı işbirliği ve etkileşim olabilecek alanlara enjekte etmek fayda mı yoksa zarar mı getirir?
Stoltenberg'in görevde olduğu son on yılın daha ciddi ve kapsamlı bir değerlendirmesini yapacak olursak, bunlar göz ardı edilemeyecek konulardır ve cevaplar Stoltenberg'in vurguladığı başarıların tam tersidir. Avrupa şu anda böylesine tehlikeli bir güvenlik durumuyla karşı karşıyayken NATO'nun sorumluluğu nedir?
Ukrayna krizinin tohumlarını eken NATO'nun genişlemesiydi ve Asya-Pasifik bölgesine yayılması jeopolitik gerilimleri Avrupa'nın ötesine ihraç etti. Stoltenberg'in liderliği altında NATO, ABD'nin stratejik hedefleriyle daha da uyumlu hale geldi ve NATO'nun tüm değişimleri ABD'nin stratejik niyetlerini yansıttı. Stoltenberg'in tarihsel değerlendirmesi, ittifak içindeki bölünmeler nedeniyle NATO'nun en uzun süre görev yapan ikinci genel sekreteri olmasının ötesinde, muhtemelen Washington'un politikalarının "sadık bir uygulayıcısı" ve "öncüsü" olarak hatırlanmasını sağlayacaktır.
NATO'nun Soğuk Savaş'la birlikte sona ermesi gerekirdi, varlığını sürdürmesi ve gelişmesi her zaman güvenlik kaygıları yaratmaya ve tekrar tekrar çatışmalara girmeye bağlı olmuştur.
NATO bir yandan bölgesel bir ittifak olduğunu iddia ederken, diğer yandan kendi güvenliğini sağlama kisvesi altında küresel olarak sürekli genişlemektedir. Savunmacı bir örgüt olduğunu iddia ediyor, ancak savunma adına caydırıcılığı teşvik ediyor ve çatışmayı körüklüyor. Stoltenberg NATO'yu bölgesel ve hatta küresel güvenliğin koruyucusu olarak göstermeye çalışmaktadır, ancak “askeri güç diyalog için bir ön koşuldur” söylemi “Güç haklı çıkarır” demenin başka bir yoludur.
Dışarıdan bakıldığında Stoltenberg'in NATO'ya hitaben yaptığı kendini beğenmiş bir savaşa hazırlık bildirisi gibi görünen bu konuşma, aslında satır aralarında NATO'nun kendi ikilemini ve kaybını gizleyemiyor. ABD'deki iç siyasi belirsizliğin ortasında NATO'nun geleceği ne olacak ve Avrupa'nın sürdürülebilir güvenliği nerede yatacak?
Stoltenberg'in arkasında, Avrupa ülkeleri ve dünya daha bölünmüş bir durumla baş başa kalmıştır.
Aslında NATO'nun 75 yıllık tarihi, Avrupa'yı ya da dünyayı daha barışçıl ve güvenli hale getirmediğini kanıtlamıştır. NATO'nun varlığı ve sürekli genişlemesi güvenlik ikilemlerinin temel nedeni haline gelmiştir. Bilakis, NATO müdahalesinin ve çatışmacı zihniyetin daha az olduğu yerlerde “uzun barış” sağlanmıştır. Stoltenberg'in veda konuşmasının ve övündüğü NATO'nun genişlemesinin değeri, günümüz dünyasının, bırakın küresel olarak genişleyen bir NATO'yu, Soğuk Savaş zihniyetini yayan ve kamp çatışmalarını kışkırtan bir NATO'ya bile ihtiyacı olmadığını dünyaya anlatmasında yatmaktadır. NATO'yu, görev süresi dolan genel sekreteriyle birlikte, Soğuk Savaş zihniyeti ve sıfır toplamlı oyun gibi çağdışı kavramları, askeri gücü savunan ve “mutlak güvenlik” peşinde koşan yanlış uygulamaları ve Avrupa ile Asya Pasifik'i altüst eden tehlikeli davranışlarıyla birlikte bir an önce “emekliye ayrılmaya” çağırıyoruz.1
Global Times Editöryel Baş Yazının orjinaline şuradan ulaşabilirsiniz: https://www.globaltimes.cn/page/202409/1320114.shtml