Gideon Levy: "Direniş Haklı Bir Mücadeledir"
"Gideon Levy İsrailli değil de İngiliz bir gazeteci olsaydı, bu makaleyi yazdığı için İngiliz polisi şafak vakti kapısına dayanırdı." Jonathan Cook
Çeviren Notu;
“Gideon Levy İsrailli değil de İngiliz bir gazeteci olsaydı, bu makaleyi yazdığı için İngiliz polisi şafak vakti kapısına dayanırdı." diyor Jonathan Cook, Gideon Levy’nin bu yazısı için.
İsrail'in en eski günlük gazetesi Haaretz’de köşe yazarı ve gazetenin yayın kurulu üyesi Levy, evvelce de Gûngen’de satırlarına yer verdiğimiz ve düşüncelerini siz okurlarımıza taşıdığımız bir yazar.
Son 25 yılda Batı Şeria ve Gazze'deki İsrail işgalini konu alan haftalık ‘Alacakaranlık Kuşağı’ adlı köşesinde yazan Levy, aynı zamanda gazetenin siyasi başyazılarının da yazarıdır.
Pek çok kereler doğrudan İsrail hükümetlerinin hedefi olmuş ve devlet şiddetine uğramıştır.
Kendisi hakkında ayrıntılı bilgi ve geçtiğimiz Aralık ayında yayınlanan ve çok ses getiren bir diğer makalesi için göz atabilirsiniz :
Jonathan Cook, yukarıda alıntıladığım twitini şöyle bitiriyor: “İngiliz gazetecilerin İsrail'in soykırımını ele alma konusunda İsrailli gazetecilerden çok daha az özgür olmaları son derece rahatsız edici.”
‘Direniş Haklı Bir Mücadeledir’ başlıklı bu yazısıyla da Gideon Levy pek çoklarını yine son derece rahatsız edecek.
〄
Direniş Haklı Bir Mücadeledir
Orijinal Adı; “Resistance Is a Just Struggle”
⑊ Gideon Levy ⑊ 3 Kasım 2024, Haaretz Başyazı

Filistinlilerin özgürlüğü için on yıllardır süren mücadele, bugün dünyadaki en haklı mücadeleler arasında yer alıyor. Denebilir ki, kullandıkları bazı araçlar en iğrenç olanlar arasında yer almakta.
Ancak İsrail'in onlara karşı kullandığı araçların da aynı derecede, hatta bazen niceliksel olarak daha iğrenç olduğu da söylenmeli.
Filistinliler iğrenç terörizmi adil bir amaca ulaşmak için bir araç olarak ve Hizbullah ve Hamas örneğinde olduğu gibi açıkça adaletsiz olan dini köktendincilik amaçları doğrultusunda kullanmaktadır. Terörizm zayıf ve çaresiz olanların silahıdır ve bu da ona meşruiyet kazandırmaz.
İsrail, sahip olduğu muazzam askeri gücü onların haklarını ve direnişlerini bastırmak için kullanıyor. Bunu bir terör örgütü aracılığıyla değil de bir ordu aracılığıyla yapıyor olması eylemlerini meşru kılmaz. Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği eylemlerin çoğu meşru değildi.
Haaretz'in yayıncısı Amos Schocken'in son açıklamaları -bana göre hiç de karmaşık olmayan ve gayet açık olan- gündeme düştü ve bir fırtına kopardı. Schocken'in daha sonra Hamas'ın özgürlük savaşçıları kategorisine girmediğini belirterek yaptığı açıklama fırtınayı dindirmiş olmalıydı. Ancak onu tırmandırmak isteyenler var.
Haaretz'den intikam almak isteyenler ve kapatılmasını isteyenler var. Özellikle son bir yıldır tüm gerçekleri yazan son köklü medya kuruluşu pek çok kişiyi rahatsız ediyor ve şimdi ellerinde misilleme yapma fırsatı var.
Bununla birlikte Schocken'in açıklamasına yönelik eleştiriler ideolojik çizgileri aştı. Yakın denetim altında tek televizyon kanalı ve tek gazetesi olan bir devlet görmek isteyen sağcılar arasında da “Filistinli özgürlük savaşçıları” teriminden rahatsız olan pek çok kişi var. Tartışma tam da bu noktada olmalı.
Ravit Hecht, insanlığa karşı suç işleyenlere terörist diyenlerin sadece Benjamin Netanyahu'nun İsrail'i olmadığını yazdı. “Biz, Kahanizm (ç.n.1) ve Yahudi üstünlüğü hükümetinin muhalifleri, onlara böyle diyoruz. Çünkü oldukları şey bu.”
Ama şu anda insanlığa karşı suçlar her iki tarafça da işlenmekte. Gazze ve Batı Şeria'da yaşananlar göz önüne alındığında, artık kimse bunu inkar edemez. İsrail terörist bir devlet midir? İsrail'in almakla yükümlü olduğu tedbirler, onun kendini savunma hakkını ortadan kaldırmaz.
Savunma hakkı vardır ama kullandığı yöntemleri kullanma hakkı yoktur. Filistinlilerin hak ve özgürlükleri için kavga verme hakları vardır ama insanlığa karşı suç işleme hakları yoktur. Hecht'in kendi kampını "Kahanizm ve Yahudi üstünlüğü hükümeti karşıtları" olarak tanımlaması da gerçeği lekelemekte ve İsrail'in merkez solunu güzellemektedir. İsrail hiçbir zaman Yahudi üstünlüğü hükümeti olmayan bir hükümete sahip olmamıştır, çünkü hiçbir zaman Siyonist olmayan bir hükümete sahip olmamıştır.
Hecht ve onunla aynı fikirde olan cenah, işgale ve Siyonizme karşı temel duruşlarında yanılgıya düşmüştür. Hecht durumu bu şekilde tanımlıyor: “Evet, İsrail güvenlik güçleri, başka bir halkı kontrol etmenin trajik gerçekliğinin bir parçası olarak ... küçükler de dahil olmak üzere ... masum Filistinlileri taciz etmektedir.”
Taciz eden güvenlik güçleridir, İsrail Devleti'nin tamamı değil; "her zaman" yerine "sıklıkla". Bu, merkez solun “ne kadar güzeliz” söyleminin özüdür. Sanki tüm İsraillilerin, özellikle de merkez solun kahramanları ve kutsal inekleri değil de ayrı, bağımsız bir varlıkmış gibi bahsettikleri tacizciler, "güvenlik güçleri".
Gerçek şu ki, en son solcuya kadar hepimiz suçluyuz, çünkü taciz eden güvenlik güçleri değil, İsrail Devleti'dir. Ve işgalin tanımı gereği "sıklıkla" değil, her zaman. Hecht ve onun gibiler hâlâ aydınlanmış bir işgale inanıyor.
Keşke güvenlik güçleri biraz daha az taciz etse, her şey yoluna girecek. Ama taciz olmadan işgal olmaz. Zaten işgalin özü tacizdir. Bu sebeple bir işgal direnişi tetikler. Direnişi doğurmayan bir işgal hiçbir zaman olmamıştır. Bu direnişin adı özgürlük mücadelesidir ve hiçbir mücadele bundan daha haklı olamaz. Bunun başka bir adı da yoktur.
🌍
(ç.n: Kahanizm) İsrail'de Kah Partisi ve Yahudi Savunma Birliği'nin kurucusu Meir Kahane'nin görüşlerine dayanan dindar bir Siyonist ideolojidir. Kahane, İsrail'de yaşayan Arapların çoğunun Yahudilerin ve bizzat İsrail'in düşmanı olduğu görüşündeydi ve Yahudi olmayanların oy hakkına sahip olmadığı teokratik bir Yahudi devletinin yaratılması gerektiğine inanıyordu.